top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıBuse Demir

Nöroplastisite | Bellek ve Öğrenme

Selamlar! Psikoloji yüksek lisans öğrencisi olarak yazdığım makaleleri web sitemde de sizlerle paylaşmaya karar verdim, ilgilenen ya da bu alandan istifade etmek isteyen olursa diye faydalı bir içerik olacağını düşünüyorum :) sevgiler! Nöroplastisitenin Bellek ve Öğrenme İle Beyin Hasarları Sonucu Meydana Gelen Psikolojik Bozukluklar Üzerindeki Olumlu Etkilerinin Araştırılması Beyin plastisitesi olarak da ifade edilen nöroplastisite, sinir sisteminin iç veya dış uyaranlara işlevini, yapısını ve bağlantılarını yenileyerek ve geliştirerek yanıt verme yeteneği olarak ifade edilir.

Nöroplastisite, tek bir nöronun mikroskobik ölçüdeki farklılıkları ve ayrıca yaralanma sonrası yeniden şekillenme gibi büyük ölçekli farklılıkları içerir. Plastisite araştırması, genel olarak beyin hastalıklarını tedavi etmeyi ve hafızayı güçlendirmeyi amaçlar. Yeni öğrenilen bilgiyi ne kadar çok tekrar edersek sinaps bağlantıları bir o kadar kuvvetlenmektedir. Nöroplastisitenin sağlıklı gelişim, öğrenme, hafıza ve beyin hasarı onarımı için önemli etkileri vardır. Stres, depresyon ve psikolojik birçok bozukluk gibi alanlarda iyileşme sürecine olumlu etkileri de gözlemlenmektedir. Faydalı birçok egzersiz yardımı ile nöroplastisitelerin artırılması sağlanarak psikolojik bozukluklara, beyin hasarları sonucu meydana gelen davranış bozukluklarına da iyi geldiği görülmüştür.

Öncelikle Nöroplastisite’nin kavramsal olarak tanımı yapmadan önce bu terimin nereden geldiğini öğrenmekte fayda olduğunu düşünüyorum. Yunanca bir kelime olan “plaistikos” terimine dayanan nöroplastisite biçimlendirmek, şekil vermek anlamında kullanılmaktadır. Bunu insan vücuduna uyarladığımızda ise sinir sistemimizin dışarıya karşı uyumlu olma, uyum becerisi olarak dile getirebiliriz. Uyumluluk dediğimizde nöroplastisitenin etkili olduğu iki alandan bahsedebiliriz; bellek ve öğrenme. Nöroplastisite’nin kavramsal tanımına gelecek olursak; beynin öğrenme, unutma, hatırlama ve anımsama yeteneğini ifade ederek beyinde bulunan nöronların ve oluşturdukları sinapsların vücut içerisinden ve dışarısından gelen uyarıcılara dayanarak sergiledikleri yapısal ve işlevsel farklılıkları içermesidir. Öğrenme kavramı, belli durumlar ve sorunlar karşısında tepki verme, davranışlarda bulunma ve gerektiğinde bunları değiştirip yerlerine yenilerini koyabilme yeteneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Burada bahsedilen aslında duygu ve davranış değişikliğidir. Bu değişiklikler bilmenin ne amaçla olduğuna göre farklılıklar göstermektedir. Öğrenme ile ilgili bir çok yaklaşım bulunmaktadır.


Bilişsel yaklaşımı savunanlar davranışlarımızı etkileyen yeteneklerin bulunduğunu düşünerek bu yeteneklerin gelişmesini öğrenme olarak nitelendirmektedirler. Her öğrenme biçimine göre de yeteneklerin geliştirilmesinde farklı metodlar meydana çıkacaktır. Her bireyin/kişinin kendine ait bir öğrenme süreci bulunmaktadır. İşte tam bu noktada da yetenekler devreye girmektedir. Bu yaklaşımda öğrenme ve davranışsal yetenek gelişimi birbiri ile doğru orantılı olarak bağlantılıdır. Yapılandırmacılık yaklaşımını savunanlar birey/kişi dışında bulunan nesnel bir bilgi veya gerçekliğin olmadığını düşünmektedirler. Onlara göre dışarıdan alınan bilgiler, uyarımlar bireyin/kişinin kendi öz yaşanmışlıklarına bağlı olarak yapılandırılıp ortaya bir görüş sunulmaktadır. Sunulan bu görüşte her bireyin/kişinin yaşanmışlığı, deneyimi farklı olacağından ötürü diğer bireylerin/kişilerin görüşlerinden farklı olacaktır. Bu yaklaşımın altına indiğimizde ise Piaget’in “bilişsel yapılandırmacılığı”, Vygotsky’nin “sosyal yapılandırmacılığı” ve von Glasersfeld’in “radikal yapılandırmacılığı” gibi birbirinden farklı üç eğilim karşımıza çıkmaktadır. Bu üç eğiliminde ortak noktası bilginin bireyin/kişinin kendi yaşanmışlıkları ve deneyimlerine dayanıp yapılandırılarak ortaya çıktığı, bilgi aktarımı kavramının olmadığıdır. Bu yaklaşımın asıl vurguladığı nokta bireyin/kişinin dışarıdan alınan bilgiden yaşanmışlıklarına ve deneyimlerine göre ne anladığıdır.


Nörofizyolojik yaklaşıma göre öğrenme, her bir yeni öğrenim sinaptik bağlantıların varolması ve öğrenim sonucunda da kimyasal değişikliklerin oluşması anlamına gelmektedir. Bu yaklaşım beyin yapısı, öğrenmenin beyinde ne gibi işlevleri devreye soktuğunu anlamadan, bilmeden öğrenme kavramının tam anlamıyla anlaşılamayacağını dile getirmektedir. Nörofizyolojik yaklaşım öğrenmenin bir fizyolojik durum olduğunu savunmaktadır ve bu noktada beynin bir işlemci gibi davrandığını öne sürmektedir. Bu noktada öğrenmenin modern bir eğitim anlayışı ile gerçekleştirilebileceğini öne sürerek esas öğretim prensiplerini yüksek seviyede düşünme, bilgilerin yalın ve özlü bir şekilde verilmesi ve etkileşim olarak sıralanmaktadır.


Hafıza, deneyimleri, öğrenilen konuları, bunların geçmişle olan ilişkilerini ve bilgileri zihinde kodlayarak depolama yeteneğidir. Diğer bir deyişle bilgi toplarının aralarında oluşan ağlar bütünüdür. Depolanan/saklanan bilgilerin, deneyimlerin, yaşanmışlıkların hepsi aslında pasif bir şekilde uyarılmayı beklemektedir. Bilgi toplarının uyarılması sonucunda aktiflik kazanarak hafızanın da gelişmesini sağlarlar. Aslında hafızayı bir süreç olarak düşünerek üç adımda nitelendirebiliriz: Bilgilerin dışarıdan alınması, alınan bilgilerin depolanması/saklanması, uyarıcılar ile gerektiğinde ön plana çıkartılması.


Hafızanın esas işleyiş süreci duyu organları ile başlamaktadır. Duyu organları sayesinde duyusal hafızaya aktarım başlar. Duyusal hafızadan sonraki adıma geçilmediği taktirde buradaki bilgi topları bağlantı kuramadan kopup kaybolacaktır çünkü duyusal hafıza dediğimiz kısım kısa süreli bir hafızadır. Bir sonraki adıma geçiş noktasında ise dikkat önemli bir rol oynamaktadır. Bilgi toplarına dikkat verilmesi ve bu bilgilerin işlenmesi ile kısa süreli hafızadan uzun süreli hafızaya geçiş gerçekleşir. Bilgi toplarının kalıcı olması noktasında bireylerin/kişilerin uyarıcılara dikkat etmesi oldukça önemlidir.


Öğrenme ve bellek kavramlarının nöroplastisitenin etkinliği olduğu iki ana kavram olarak nitelendirmiştik. Tam bu noktada stres, depresyon ve nöroplastisite üçlüsüne de değinmek gerektiğini düşünüyorum.

Stres, merkezi sinir sistemini tetikleyen en etkili uyarıcılardan biridir. Stres yüklü bir uyarıcının tetiklemesinden sonra saniyeler içerisinde beynin değişik bölgelerinden sırasıyla iletilen tetikleme ile birlikte değişimler meydana gelir. Merkezi sinir sistemi iç ve dış uyaranlara uyum sağlayabilir. Bu adaptasyon ile pek çok önemli işlevi yerine getirmek veya yetersiz adaptasyon sonucu bazı hastalıklara neden olmak mümkündür. Bu bağlamda Nöroplastisite kısaca, çeşitli iç ve dış uyaranlara bağlı olarak beynin ve onun sinaptik nöronlarının yapısal özelliklerinde ve işlevlerinde meydana gelen değişiklikler olarak tanımlanabilir. Meydana gelen değişiklikler bir nöronla sınırlı kalmayıp sinaps düzeyine ulaşırsa adaptif yanıta "sinaptik plastisite" de denilebilir. Sinaptik aktivitedeki değişiklikler nöral adaptasyonda rol oynar. Çevreden kaynaklı değişikliklere uyum ancak “öğrenme” ile sağlanabilir. Öğrenme ayrıca sinaptik plastisite yoluyla da gerçekleşir. Öğrenme, merkezi sinir sisteminin iç ve dış uyaranlara karşı en güçlü ve en önemli uyumsal tepkisidir.


Depresyon duygu, fikirleri, tavır, tutumları olumsuz etkileyen duygudurum bozukluğu olarak nitelendirilen ciddi bir hastalıktır. Depresyonun biyolojik etiyolojisi ile ilgili son zamanlarda geliştirilen teoriler içerisine depresyonun nöroplastisite hipotezi de katılmıştır.


Depresyonun başlangıcında ve süregelen zaman içerisinde stresin çok önemli bir etkisinin olduğu bilinmektedir. Stres, depresyon ve nöroplastisite üçlüsüne baktığımızda depresyonu tetikleyen ve süregelmesinde büyük etkisi olan stres başlangıç noktası gibi gözükmektedir. Bu kısımda Hipokampus bölgesinden bahsetmemiz gerekiyor çünkü beynimizde en çok nöroplastisite bulunan bölüm burasıdır. Hipokampal hacim azalmasının depresyonlu vakalarda görüldüğü saptanmıştır.

Nöroplastisite, nöronlardan gelen elektrokimyasal uyartının hücre gövdesine iletilmesi gibi belirli bir kısımdaki veya tüm nöronlardaki fiziksel değişiklikleri içerebilir. İlaveten yeni nöronların oluşumu, nöronların sürekli şiddetli stres gibi olumsuz faktörlere karşı direncinde farklılıklar ve sinaptik etkinlikte artış veya azalma olabilmektedir. Gelen uyarının yoğunluğuna, süresine ve merkezi sinir sisteminde ağırlıklı olarak yanıt veren bölgenin özelliklerine bağlı olarak bazı farklılıklar meydana gelebilir. Ortaya çıkan nöroplastisitenin doğası ve dönüşümü de bu faktörlere bağlıdır.


Yeni nöronların oluşumu anlamına gelen nörogenez ve hipokampal hacimde artış olmasına rağmen, herhangi bir zihinsel egzersizle sürekli şiddetli stresli durumlar hipokampal hacimde ve nörogenezde azalmaya yol açar.


Nöroplastisitenin en çok bulunduğu bölümde azalmanın depresyon vakalarında gözükmesi, nöroplastisitenin depresyon konusundaki etkinliğini gözler önüne sermektedir. Nöroplastisitenin beyne birden fazla farklı şekilde fayda sağladığını söyleyebiliriz. İnme gibi durumlarda iyileşme, travmatik olarak meydana gelen beyin hasarlarından kurtarma, beyin fonksiyonlarının yeniden şekillenmesi, bellek miktarını artırma, bilişsel becerilerin çok yönlülüğü ve daha etkili öğrenme bu faydalardan sadece birkaçıdır.


Beyin hasarı gerçekleşen kişilerde, beyin hücreleri hasar gördüğünde beyindeki faydalı nöroplastisiteyi uyararak kaybolan fonksiyonların geri kazanılması mümkündür. Bazı depresyon tedavi yöntemleri beyin hasarını durdurabilir ve hatta tersine çevirebilir olduğu bilinmektedir. Ayrıca, nöroplastisite gözlemleri, günlük tavır ve tutumların beyin fonksiyonu üzerinde ölçülebilir etkileri olduğunu göstermiştir. Nöroplastisite, depresyonu hafifletmek için önemli bir araç olabilir. Beyindeki nöronların yeniden düzenlenmesi, yeni nöronların oluşumu ve beynin kimyasal dengesinin yeniden düzenlenmesi depresyon belirtilerini azaltabilir. Ayrıca sinir hücrelerinin yeniden yapılandırılması, yeni nöron oluşumları anksiyete, obsesif kompulsif bozuluk(OKB), travma sonrasında oluşan stres bozukluğu ve bağımlılık gibi psikolojik birçok bozukluk semptomlarının azaltılmasında olumlu etkilere sahiptir. Depresyona karşı özellikle hazırlanan bir nöroplastisite uygulaması var denilemez ama nöroplastisteyi artıran ve dolayısıyla depresyona karşı iyi geldiği bilinen egzersizler bulunmaktadır. Bunlara örnek olarak; hafıza oyunları, sihirbazlık öğrenmek, müzik aleti çalmayı öğrenmek, yabancı dil öğrenmek, yoga-meditasyon yapmak, bulmaca ve sudoku çözmek gibi egzersizleri gösterebiliriz. Bu tür egzersizler beyindeki nöral bağlantıların güçlenmesine ve beyin hücrelerinin yeniden düzenlenmesine yol açabilmektedir.


Nörolojik rehabilitasyon, nöroprotezler, duyusal rehabilitasyon gibi uygulamaların yaygınlaşması ile birlikte nöroplastisitenin daha etkin bir şekilde geliştirilmesi konusunda etkili olacaktır. Bu gelişmelerin ilerlemesiyle beyin hasarları, nörolojik bozukluklar gibi birçok alanda tedavi süreçlerinin geliştirilmesinde önemli bir adım atılacaktır. REFERANSLAR

1- What Is Neuroplasticity? | Kendra Cherry - November 08, (2022)

2- The plasticity of well-being: A training-based framework for the cultivation of human flourishing | Cortland J. Dahla, Christine D. Wilson-Mendenhalla and Richard J. Davidson | Edited by Michael I. Posner, University of Oregon, Eugene, OR, and approved October 29, 2020 (received for review August 19, 2020)

3- The Impact of Studying Brain Plasticity | Pedro Mateos-Aparicio and Antonio Rodriquez-Moreno | 27 February (2019)

4- Neuroscience and Well-Being | By Sanda Dolcos, Matthew Moore, & Yuta Katsumi, University of Illinois at Urbana-Champaign | Dolcos, S., Moore, M., & Katsumi, Y. (2018)

5- Harnessing neuroplasticity: modern approaches and clinical future | Andrew Octavian Sasmita, Joshua Kuruvilla, Anna Pick Kiong Ling | May, (2018)

6- Noninvasive Strategies to Optimise Brain Plasticity:From Basic Research to Clinical Perspectives | Alessandro Sale, Anthony J. Hannan, Lamberto Maffei and Andrea Guzzetta | 21 November (2013)

7- Beneficial effects of physical exercise on neuroplasticity and cognition | Neuroscience & Biobehavioral Reviews Volume 37, Issue 9, Part B, Pages 2243-2257, November (2013)

8- The Dynamic Brain: Neuroplasticity and Mental Health | Jill L. Kays, Psy.D., Robin A. Hurley, M.D., Katherine H. Taber, Ph.D. | J Neuropsychiatry Clin Neurosci 24:2, Spring (2012)

9- Is It Possible To Understand The Brain By Only Neuroscience? | New Expansions And Approaches From Neurological Sciences To Social Sciences In The Brain Century | İ. Tayfun UZBAY

10- Nöroplastisite ve Güncel Yaklaşımlar - Deniz Can Başaran, Fırat Yıldırım, Berk Yasin Ekenci, Sera Kılıç, Pınar Ülgen | Başkent Üniversitesi

14 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2 Post
bottom of page